A S Y A    Ö L Ü R K E N

       Biz, - ah! biz diye bir şey gerçekten de var mı?- bir daha asla birbirimizi göremeyecekken, bizim – ah! gene o lanet olası sözcük – bu durumumuz nice kötü şeylere sebep olurken, örneğin ASYA’nın ölümü, sen hep beni zorlarken ve ben harcadığım çabaların görülmemesi yüzünden her gün  önceki akşam ettiğim tövbeyi  bozarken, beni bu kadar zorlayan senin beni sevmediğini nereden bilecektim. Zira sen çok iyi bir oyuncusun.

     Ey! Sen ASYA’nın ölümüne sebep olan kişi; sen asla aşk nedir bilemeyeceksin ya, ben ona üzülüyorum. Aşkın verdiği korkusuzluğu, bilgeliği, insanın kalbinin farkına gerçekten varmasını, yollarda amaçsızca dolaşmayı ve buna benzer yüzlerce şeyi bilemeyeceksin ya, ben ona üzülüyorum.

    Sen tıpkı bir civciv gibi daha kabuğunu yeni yeni kırıyorken ben dışarıda  durmuş senin bu çocuksu haline bakıyor ve dayanamayıp  sana yardım ediyordum kabuğunu kırmanda.

    Sen kabuğunun dışına çıktığın zaman  dünyanın senin etrafında döneceğini zannediyorsun. Nedense ben bunun hiçte böyle olmadığını  söylemeyeceğim.

   Ve aradan onca zaman geçmiş olmasına karşın  kabuğunu kıramadın ve ben de artık sana olan tüm yardımlarımı kestim. İşte o  kabuk kırıldığı zaman karşında beni göreceksin ve bana hep beni beklediğini anlatan  cümle çıkacak dudakların arasından. Düşünmeden  söyleyeceğin  bu cümleler  seni ileride çok düşündürecek. Ve ben  tüm bilgeliğimi unutarak seni seveceğim. Hem de  dünyada şimdiye kadar kimsenin görmediği ve göremeyeceği bir sevdayla. Kalbim her atışında  seni zikredecek. Ve sonsuza  kadar bu böyle gidecek.

    Bana diyeceksin ki –cesaretin  cahillikten geldiğini bilmiyorsun tabii- “ yeterince cesur değilsin”. Belki de dediğim gibi  o kadar da cesur değilim. Ama dünyada karşımda durabilecek bir tek kul  bulunmadığı gerçeğini sen daha iyi bellemiş görünüyorsun. Kulları yıkmak veya dağları delmek hiçte zor değil. Benim için zor olan esas şey  senin kalbini kazanmak. Ama  bu saatten sonra imkansızlıklar arasına mı karıştı ne?

       

                                                                                                                                                İmza: Ben

 

 

 

BU SAYIDA / ARŞİV