KIRIK  ELMA  AĞACI

 

    Kırık elma  ağacı, güz haberini  almış,  karşımda titriyorsun. Yazın tozlu güneşi  gidip, eylülün  titreyen yansımalarının geldiğini  sende fark ettin değil  mi? Sonbaharda  başlayan aşklara mı, eylül romanlarının mutsuz bitişine mi, okulların  eylülde açılmasına mı, bitmeyen gecelerin başlamasına  mı üzülüyorsun da böyle titriyorsun?

     Kolu kanadı kırık elma ağacı görüyorum ki; kanadın kırılmış , yaprakların dökülmüş. Oysa o kanadının kırılmasına sebep olan meyvelerindir. Meyvelerinin  ağırlığıyla eğilip, yabancı ellerin sana ulaşmasına yol açtın. Bir iş yapan erdemlerle süslü kim iftiraya uğraya  uğramamış ,yara bere içinde kalmamıştır? Üzülüp durma karşımda. Sen de iyi biliyorsun ki baharın yeniden gelecek. Tıpkı geçen  bahar olduğu gibi yine yeşerecek ve meyve  vereceksin. Hem bak üzerinde elma kurtçukları  her şeye rağmen  mutlu. Gövdene kediler tırmanıp üzerine konan kuşları ürkütüyor. Her şeye rağmen  birileri senin gölgen altında  rahatlayabiliyor.

      Ya ben elma ağacı, benim baharım geri gelecek mi? Kolum  kanadım yenilenecek mi? Bana bak ve baharını düşün, sevin elma ağacı. Eylülün rüzgarına aldırma. Soğuğa tipiye inat şarkını söyle.

Kurtçuklarla, kedilerle, kuşlarla  anlat eylüle tekrar  yeşereceğini. Ben mi ne olacağım? Uzaklardan seni seyredecek, ümitsizliğin derinliklerinde seveceğim seni  ve sessize  yürüyeceğim uçlara......

 

                                                                                Şevval Gül

 

BU SAYIDA / ARŞİV