“ y o k ” l a m a
kullandığın dilin ne kadar
farkındasın?
o habire ağzında yuvarlayıp
göğe bıraktığın kelimelerin ne anlama geldiğini cidden biliyor musun?
konuştuğun dil, kullandığın kelimeler
senin mi? sözünü önemsiyor musun? insanların kelimeleri çarpmıyor mu hiç seni?
insanların sesleri, o en ulu yaratık olan
insanların sesleri sarsmıyor mu seni? Varlığı önemli olanın sesi de olmaz mı? olmamalı mı?
varlığını önemseyenlerden
önemsenecek sözler bekleyebilir miyiz? kelimeleri kısırlaştırarak
kullananlardan daha canisi olabilir mi? kelamın namus olduğunu duydun mu?
namusuna özen gösteren kaç kişi var
acaba ? kelamı “namus meselesi” yapan yönü, onun hayata yansıması, hayatı görünür kılan, onu belirginleştiren
bir giysi oluşmuş mu yoksa ?
isteklerinin seni
kamçılamasından bıkmadın mı? nasıl da
bu kadar kamçının tutsağı kıldın
kendini? dilin istemek anlamına geldiğini biliyor musun? onu ne kadar
kullanırsan, o kadar istemde bulunmuş olacağını, istemin ne kadar artarsa ruhunun
kamçılarının da o kadar artacağını düşünmüyor musun?
sıradan
konuşmaların kulağını işgal etmesine , bu anlamsız, bu sayrılı cümlelere tepki
göstermeyecek, “yeter artık” demeyecek,
anlamsız konuşmalara gözlerinle “sus”
diye haykırmayacak mısın?
“ya hayır konuş, ya da sus”
yazılı bir bayrağın yok mu hala?
Yoksa siz “yok”musunuz?
M. Asım Gültekin